EWC hakkinda ulusal i̇çti̇hat örnekleri̇
Şu ana kadar Direktife ilişkin olarak Adalet Divanı’nda herhangi bir dava açılmamıştır. Ulusal düzeyde, EWC ile ilgili davalar sık değildir ve EWC’ye sahip çokuluslu şirketlerin sayısının daha fazla olduğu yargı bölgelerinde yoğunlaşmıştır. ETUI, 1997’den 2023’ün başına kadar EWC ile ilgili toplam 160 ulusal dava tespit etti. Bu ulusal davalardan bazıları, Direktifin doğru şekilde uygulanmasını tehlikeye atabilecek yasal belirsizliklerin varlığına işaret ediyor.
SORUN NEDENİ: ‘EWCS’NİN YETERİNCE VERİMLİ VE ETKİLİ KURULUMU VE CİNSİYET DENGESİZLİĞİ’
2016 yılında Arbeitsgericht Berlin (İlk derece mahkemesi), yönetimin talepten sonraki 6 ay içinde bir kurucu toplantı düzenlememesi üzerine bir EWC kurulmasına karar verdi. Ulusal mahkemeye göre: “[a] Merkezi yönetimin gecikmeleri nedeniyle, özel müzakere organının kurucu toplantısı başvurunun yapılmasından sonraki altı ay içinde yapılmamışsa veya Özel bir müzakere organının oluşturulması için gerekli bilgiler EBRG’nin 5. maddesi uyarınca ısrarla reddedilmektedir. [1]”
SORUN NEDENİ ‘EWCS’NİN ETKİLİ ÇALIŞMASININ ÖNÜNDEKİ ENGELLER’
Ulusötesi meseleler kavramına ilişkin hukuki belirsizlik
Rotterdam Bölge Mahkemesi[2] (‘Rechtbank Rotterdam’), 27 Kasım 2018 tarihli ara yargılama kararında, Hollanda’da kurulu bir EWC’nin İspanya’daki iki kuruluşun olası kapatılması konusunda bilgilendirilmesi ve kendisine danışılması gerekip gerekmediğini değerlendirdi. Hollanda mahkemesi, 2009/38/EC sayılı Direktife uygun olarak ulusötesi konular kavramının yorumlanmasına dayanarak, geçici yargılamadaki kararın amaçları açısından, konunun ulusötesi olarak değerlendirilmesinin yeterince makul olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, kapatmaların ilgili teşebbüsün Avrupa’daki işgücünün yaklaşık %20’sini gereksiz hale getireceğini ve diğer Üye Devletlerdeki tesislerin faaliyetleri üzerinde zincirleme etkiler yaratabileceğini dikkate almıştır.
Fransa’daki bir vakada[3], Fransa’da kurulan bir EWC, merkezi yönetimin, zarar eden bir Fransız yan kuruluşunu ayakta tutmak için verilen bir kredinin geri ödenmesini talep etme kararı konusunda bilgilendirme ve danışma konusundaki başarısızlığını sorguladı. EWC, kararın, teşebbüsün çeşitli yan kuruluşlarının kapatılmasını içeren stratejisinin daha geniş bağlamında değerlendirilmesi gerektiğini savunmasına rağmen, ulusal mahkeme, konuyla ilgili tüm gerçeklerin Fransız topraklarıyla sınırlı olduğuna ve bu nedenle herhangi bir bilgi ve soruşturmaya yol açmadığına hükmetmiştir. ulusötesi düzeyde istişare gereklilikleri.
Direktifin 1(4) maddesindeki ‘ulusötesi meseleler’ tanımı, İngiltere ve Galler Temyiz Mahkemesinin[4] yakın tarihli bir kararında 15 ve 16. beyanlar ışığında yorumlanmıştır. Mahkeme, iki ayrı Üye Devlette önerilen işten çıkarmaların, ilgisiz ulusal koşullar ışığında ayrı ayrı formüle edilmiş olmasına rağmen, ulusötesi bir mesele olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği sorusuyla karşı karşıya kaldı. Bir konunun ulusötesi olarak kabul edilebilmesi için, şirket bünyesinde iki ülkede yaklaşık aynı anda iki konunun/kararın ortaya çıkmasının yeterli olmadığı, ancak aralarında nesnel, gerçeklere dayanan bir bağın olması gerektiğine hükmetmiştir. Böyle bir bağın bulunmadığı bir (olağanüstü) EWC toplantısının gerekli kılınması, bir konunun ulusötesi olması gerekliliğini anlamsız hale getirecektir çünkü herhangi bir konunun, iki farklı ülkenin her birindeki teşebbüsler üzerinde (potansiyel) bir etkisi olması gerekmeyecektir. Temyiz Mahkemesi, Direktifin Madde 1(3) ve (4) ile 15 ve 16. alıntıları uyarınca, EWC’lerle bilgi ve istişarede bulunmayı garanti eden prosedürlerin kapsamının sınırlandırıldığını hatırlattı. Tartışılan konuya göre doğru yönetim ve temsil düzeyi. Bu gerekli sınırlamayı başarmak için, bir EWC’nin yetkinliği ve eylem kapsamı ulusal temsil organlarınınkinden farklıdır.
EWC’lerin kaynaklarının yetersiz olması
Avusturya’da ikincil gereksinimler altında faaliyet gösteren bir EWC’ye ilişkin bir kararda, Oberlandesgericht Wien (Yüksek Bölge Mahkemesi), böyle bir EWC’nin kendi seçeceği bağımsız bir uzmanı seçebileceğini ve merkezi yönetim tarafından karşılanacak maliyetleri aşağıdaki şekilde en aza indirmek zorunda olmadığını doğruladı: Uzmanın hizmetleri ve maliyetleri EWC’nin işlevleriyle meşru bir şekilde bağlantılı olduğu sürece, sendikalar veya yasal temsilci organ tarafından sağlanan uzmanlara öncelikli olarak başvurmak[5]. Ayrıca, Yüksek Bölge Mahkemesi, merkezi yönetim tarafından karşılanacak uzman hukuki danışmanlık ücretlerinin yasal ücret tarifeleriyle sınırlı olmadığını tespit etmiştir.
2019 yılında Birleşik Krallık Merkezi Tahkim Komitesi (CAC), işverenin yargılamasıyla ilgili olarak ortaya çıkan avukatlık masraflarını ödemesi dışında karar verdi[6]. Karar, Merkezi yönetim yaklaşımının “kaçınılmaz olarak ya CAC davalarını açmak için makul adımlar atan EWC Üyelerini ya da bunların yalanlarını haksız bir mali riskle karşı karşıya bırakma etkisine sahip olduğunu” belirterek İş Temyiz Mahkemesi tarafından onaylandı. : Makul bir yaklaşım yoktu, özellikle CAC işlemleriyle ilgili olarak hukuki yardıma erişim mevcuttu ve hukuki yardımdan yararlanılıp yararlanılamayacağından şüphelenilen çok önemli bir kuruluş gerekiyordu. [7]”
Orantısız bir şekilde uygulanan gizlilik, etkili bilgi ve istişarede engel oluşturabilir
12 Şubat 2018[8] tarihli bir kararda Birleşik Krallık Merkezi Tahkim Komitesi, “işverenin varsayılan tutumunun (a) ifşa etmemek ve (b) Sözleşmeye uymak için ifşa etmesi gerektiğini düşündüğü her şeyi gizli olarak sınıflandırmak olduğunu tespit etmiştir. Asgari yasal yükümlülükler. Bu, Direktifin ve (Birleşik Krallık Ulusötesi Bilgi ve Çalışanlara Danışma Düzenlemeleri 1999) amacı ve amacı ile çelişmektedir, yani ilgili bilgilerin EWC’ye verilmesi ve yönetimin bu bilgilerin ifşa edilmesinin işletmeye zarar vereceğini veya zarar vereceğini iddia etmesinin objektif olarak makul olduğu hallerde korumalar mevcut olmalıdır.”
SORUN NEDENİ ‘DİREKTİFİN UYGULANMASINDAKİ EKSİKLİKLER
Bazı Üye Devletlerde uyumsuzluğa ilişkin etkisiz cezalar/yaptırımlar
Fransız Cour de Cassation 2020 tarihli bir kararında[9], EWC’lerin bilgi alma ve danışma haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle teşebbüslerin faaliyetlerinin askıya alınmasını onadı. Engie’nin sahip olduğu SUEZ şirket hisselerinin satın alınması konusunda çok sayıda SUEZ kuruluşunun comité social et économique bilgilendirilip istişarede bulunuluncaya kadar Véolia Environnement ve SA Engie, Paris Temyiz Mahkemesi’ne, önceki yargılamalarda uygulanan operasyonların askıya alınması şeklindeki geçici tedbirlerin kaldırılması yönünde talepte bulundu. Bir SUEZ kuruluşunun EWC’si gönüllü olarak müdahale etti. Mahkeme itirazı reddetti ve açıkça hukuka aykırı bir rahatsızlığın varlığının tespit edilmesi ve yakın hasarın önlenmesi amacıyla EWC’nin gönüllü müdahalesinin kabul edilebilir olduğuna karar verdi.
2018 yılındaki birinci ve ikinci derecedeki yasal işlemlerde[10], Alman iş mahkemeleri, yönetimin istişare yükümlülüklerine uymadığı gerekçesiyle EWC’lerin ihtiyati tedbir talebini reddetti. Mahkemeler, ne ulusal kanunun ne de Direktifin ihtiyati tedbir öngörmediği sonucuna vardı. […] Yasanın baskın yorumuna göre, Avrupa Çalışma Konseyi’nin hakları bunun yerine EBRG’nin 45. Paragrafının idari yaptırımlara ilişkin hükümleri ve bilgi edinme haklarını uygulama olasılığı ile garanti altına alınmaktadır […] ve geçici emir yoluyla da dahil olmak üzere, İş Mahkemesi nezdinde adli yollar aracılığıyla istişarede bulunulması. […] Ayrıca, mahkemeye göre, EBRG’nin yasama geçmişi ihtiyati tedbir kararı verilmesine engel teşkil etmektedir, zira ihtiyati tedbire ilişkin bir başvuru, katılımcı olmayan (yani ortak karara bağlanmama) tedbirler durumunda yasama prosedüründe açıkça reddedilmiştir. Bu nedenle mahkemeye göre herhangi bir yasal boşluk bulunmuyor; mahkeme ayrıca yargılamaya katılan tarafların da ulusal hukuktaki söz konusu hukuki durumdan haberdar oldukları ve EWC’de yapılan birçok değişikliğe rağmen böyle bir ihtiyati tedbir kararı almaktan kaçındıklarını belirtti. anlaşma. Bu olasılık kolaylıkla elde edilebilirdi. “Mahkeme, ilgili teşebbüsün Avrupa Çalışma Konseyi haklarını ihlal etmesi durumunda ihtiyati tedbir talebinin reddedilmesi konusunda hakim görüşü paylaşmaktadır. Böyle bir hakkın tanınması, herhangi bir açık hükmün bulunmaması halinde, EWC’ye açıkça düzenlenen haklardan çok daha güçlü bir hak verilmesi sonucunu doğuracaktır. Üstelik, katılım hakları nedeniyle Avrupa Çalışma Konseyi’nden önemli ölçüde daha güçlü bir hukuki konuma sahip olan BetrVG kapsamındaki [ulusal] çalışma konseyi açısından dahi varlığı tartışmalı olan bir hakka sahip olduğu kabul edilecektir.”
2015 yılında Almanya’daki yasal işlemlerde[11], bir EWC, EWC’ye gerektiği gibi bilgi verilene kadar işten çıkarmaların önlenmesi için ihtiyati tedbir talep etmişti. İlk derece mahkemesi, böyle bir hakkın EBRG § 30’un yorumlanmasından kaynaklanmadığını belirterek talebi reddetti. Direktifte bilgilendirme yükümlülüğünün ihlali durumunda herhangi bir özel yaptırım öngörülmediği için, ulusal yasama organının yaptırım olarak para cezasına tabi bir idari suç uygulamaya karar vermesi sakıncalı değildir. Mahkeme, Avrupa Çalışma Konseyi ile ulusal Çalışma Konseylerinin karşılaştırılabilir olduğu kanaatinde değildir, çünkü birincisinin hakları ikincinin haklarından daha zayıftır. Ulusal Çalışma Konseyleri “resmi bir uzlaşma prosedüründe bilgi edinme ve danışma hakkını kullanabilir ve uzlaşma kuruluna itirazda bulunabilir. Bunun aksine, 2009/38/EC sayılı Direktif, bilgi edinme ve danışma hakkı aracılığıyla, yalnızca merkezi yönetim ile Avrupa Çalışma Konseyi arasında görüş alışverişini ve diyalog kurulmasını amaçlamaktadır.”
Eğitim hakkı geçici hukuki koruma yoluyla kullandırılabilir, ihlal para cezasıyla cezalandırılabilir. Cezanın küçük miktarı mahkeme tarafından kabul edilmiştir ancak ihtiyati tedbir varsayımıyla ilgili görülmemektedir. Cezanın yetersiz olduğu ve Direktifin gerekliliklerini karşılamadığı düşünülürse, yine de yasama organının iradesi göz ardı edilemez. Mahkeme, yasa koyucunun niyetini çeşitli yasama belgeleriyle doğrulamaktadır.
2011 yılındaki bir davada[12], Alman mahkemesi, iş mahkemeleri önündeki geçici adli işlemlerin EWC’ler için mevcut olduğunu doğruladı. Ancak bu, EWC’lerin ihtiyati tedbir konusunda esaslı bir hakka sahip olduğu anlamına gelmez. Mahkeme, EWC’nin bilgi edinme ve danışma haklarının ihlalinin, planlanan tesis kapatma kararının uygulanmasıyla ilgili olarak ihtiyati tedbir talebini haklı çıkarmadığını değerlendirdi. Mahkeme, ulusal iş konseylerine yönelik ihtiyati tedbire ilişkin içtihat prensipte Avrupa İş Konseyi’ne uygulanabilse bile, Avrupa İş Konseyi’nin bildirim ve bilgi verme yükümlülükleri açısından bu tür bir telafiye hak kazanmayacağını açıkça belirtmektedir. danışma hakları, çünkü ulusal çalışma konseyleri açısından da ihtiyati tedbir hakkı yalnızca katılım (=ortak karar alma) haklarıyla ilgilidir.
[1]Almanya, 15.07.2016, Groupon, Arbeitsgericht Berlin – 26 BV 4223/16 (İlk derece).
[2] Hollanda, Rechtbank Rotterdam, 27 Kasım 2018 tarihli ara yargılama kararı, C/10/561635/KG için Dava no. 18-1170
[3] Fransa, Tribunal de Grande Instance de Nanterre, 26 Kasım 2014 tarihli karar, no. 14/02861; 21 Mayıs 2015 tarihli karar, temyiz üzerine Cour d’appel de Versailles tarafından onaylanmıştır, no. 14/08628.
[4] BK, temyi̇z mahkemesi̇ (dava departmani), 26. Temmuz 2023.tarihli kararı, Adecco, [2023] EWCA Civ 883.
[5] Avusturya, Wien Yüksek Bölge Mahkemesi (Oberlandesgericht), 23 Şubat 2022 tarihli Karar, No. 8 Ra 49/22t, temyize tabidir.
[6] Birleşik Krallık, 9. Ekim 2019, Verizon, Merkezi Tahkim Komitesi, EWC/22/2019. CAK ayrıca aşağıdaki konuda yasal temsil için ödeme konusunu da değerlendirmiştir
EWC/21/2019, EWC/13/2015.
[7] İstihdam Temyiz Mahkemesi, 1 Ekim 2020 tarihli karar, Temyiz No. UKEAT/0053/20/DA.
[8] Birleşik Krallık, Merkezi Tahkim Komitesi (BK), Oracle, br. EWC/17/2017, madde 87
[9] Fransa, 19.11.2020, Veolia-Engie v. Suez, Cour de Cassation Paris, 20/06549 (Temyiz)
[10] Almanya, 01.08.2018, DT Group, Arbeitsgericht Köln – 1BVGa 7/18 (ćlk derece). Almanya, 13.12.2018, DT Group, Landesarbeitsgericht Köln – 6 TaBVGa 3/18 (Temyiz).
[11] Almanya, 12.10.2015, Visteon, Landesarbeitsgericht Baden-Wuerttemberg – 12 Ekim 2015.
[12] Almanya, 08.09.2011, Visteon, Landesarbeitsgericht Köln – 13 Ta 267/11 (Temyiz).